Sadece 3 şarkıdan bahsedeceğim. Ancak büyük bir pişkinlikle başlığa The Smiths yazıp genel bir grup değerlendirmesi yapacakmış izlenimi yaratmaktan da geri kalmam.
Son günlerim ekseriyetle This Charming Man dinleyerek geçiyor. Kısa şarkılara olan garip ilgim bu şarkıda da kendisini fazlasıyla gösteriyor. Morrissey'in nefis yorumu zaten her şarkıda olduğu gibi bunda da mevcut. Böyle, kendimi şarkı esnasında iki defa yaptığı "Ah!" sesini taklit ederken buluyorum. Tabii taklit ettiğimle kalıyorum. Her seferinde garip sesler çıkartıp ev halkının "ne oldu?" sorusuna maruz kalıyorum.
Bir The Smiths klasiği There Is A Light That Never Goes Out'tan da bahsedeceğim elbet. Zaten severdim, 500 Days of Summer ile ayrı bir anlamı oldu ve iyice bağlandım bu şarkıya.
"And if a double-decker bus
Crashes into us
To die by your side
Is such a heavenly way to die
And if a ten ton truck
Kills the both of us
To die by your side
Well the pleasure, the privilege is mine"
Bu satırlarına ayrı bir hasta olduğumdur kendisi aynı zamanda. Nefis.
Ve son olarak Bigmouth Strikes Again. Bu şarkıyı niye bu denli seviyorum hiç çözemedim. Arkada beliren vokallerin şarkıya apayrı bir hava kattığını düşünüyorum. Bu üçlü arasında tercih yapamam muhtemelen ama illa bir sıralama yapacak olursam, saydığım sırayla bulunmaktalar gönlümde. Hele ki This Charming Man. Aman aman. Durun dinliyim az daha.
Top 3 : The Smiths
2 Aralık 2009 Çarşamba § 0
Categories
Followers
Archives
- Şubat 2013 (3)
- Ağustos 2011 (2)
- Temmuz 2011 (7)
- Mayıs 2011 (1)
- Nisan 2011 (2)
- Mart 2011 (14)
- Şubat 2011 (10)
- Ocak 2011 (20)
- Aralık 2010 (21)
- Kasım 2010 (19)
- Ekim 2010 (2)
- Eylül 2010 (1)
- Temmuz 2010 (1)
- Haziran 2010 (6)
- Mayıs 2010 (11)
- Nisan 2010 (4)
- Mart 2010 (12)
- Şubat 2010 (10)
- Ocak 2010 (3)
- Aralık 2009 (11)
- Kasım 2009 (2)
- Ekim 2009 (1)