Archive for Haziran 2010

Threadless #3

30 Haziran 2010 Çarşamba § 0






** Her seferinde farkında olmadan aynı konseptten birden fazla seçiyorum, bu sefer Frankenstein oldu iki tane. Kiss makyajlı Mona Lisa da cabası ama 1 ve 3 numara favorilerim bu beşlide. Yine belirteyim, bazıları oylamada olan dizaynlar, satılmıyorlar henüz. Herhangi bir can çekme durumunda sorumlu ben değilim yani.

Böyle Haziran Görülmedi

29 Haziran 2010 Salı § 0

Selam. Google yasakları yüzünden uzun bir süre giremedim hiçbir şekilde kumanda paneline ve birçok bloga. Dolayısıyla yeni başladığım düzendeki postlarım birden kesilmiş oldu. Şimdi bakıyorum, girebiliyor olsam da pek bir şey yazmazdım sanırım. Neden mi? Tam üç cevabı var bunun. Hem de bir ayınızı meşgul edecek kadar.

NBA Finals 2010 ~~~~~ World Cup 2010
Wimbledon 2010

Sansür demişken. Ben imzaladım, siz de imzalayın. > Sansürsüz İnternet

2010 Dünya Kupası Posterleri

2 Haziran 2010 Çarşamba § 0

wk.com, Güney Afrika'daki Dünya Kupası'na katılacak 32 takım için birbirinden nefis posterler hazırlamış. Gerçekten hepsi birbirinden harika. Ben yine on tane paylaşıp geri kalanlar için kaynak göstereyim. Şu linkten ulaşabilirsiniz tüm posterlere.









Threadless #2

§ 0

Super Heroic Minimalism by biotwist

24 hr plumber, also does chimneys by Boycey

Late Night Barbarian by Enkel Dika

The Gaming Revolution by Sean Mort

Zombie at Tiffany's by Marion Cromb



Roland Garros 2010 Çeyrek Finaller Öncesi

1 Haziran 2010 Salı § 0

En sevdiğim grand slam Roland Garros'da 9 gün geçildi ve çeyrek final öncesindeki dört tur tamamlandı. Bugün çeyrek finallerin ilk iki maçları oynanacak. Tek erkeklerde en heyecanlı eşleşmede geçen senenin finalistleri Robin Soderling ile Roger Federer'i karşı karşıya izleyeceğiz. Diğer çeyrek final eşleşmelerine geçmeden önce ilk turlarda hangi favori raketler elenmiş, kim ne şekilde son sekize kalmış onlara bakalım. Ladies first;

İlk turun şüphesiz en büyük sürpriz elenişi birkaç ay öncesine kadar Serena Williams ile dünya 1. sırasını paylaşamayan, şimdinin 9 numarası Dinara Safina. Geçtiğimiz yılın çeyrek finalistlerinden iki genç isim Belaruslu Victoria Azarenka ve iyi bir yükseliş yakalayan Sorena Cirstea turnuvaya ilk turda veda eden diğer favori tenisçilerdi. İkinci turda daha fazla seribaşı kıyımı oldu. 8 numaralı seribaşı Agnieszka Radwańska ile birlikte Vera Zvonareva, Lucie Šafarova, Kateryna Bondarenko, Zheng Jie bu turda elenen oyuncular oldu. Ayrıca artık seribaşı olmasa da tekrar yükselmesini dört gözle beklediğimiz Ana Ivanovic bu turda veda edenlerden bir diğeriydi. Üçüncü tur Ruslar'ı evine gönderen tur oldu. Geçen senenin şampiyonu Svetlana Kuznetsova başta olmak üzere Maria Sharapova, Anastasia Pavlyuchenkova, Alisa Kleybanova ve Anastasia Pivovarova bu Rus raketlerdi. Ev sahibi Marion Bartoli, Li Na ve Aravane Rezai diğer üçüncü tur kurbanı olan önemli isimlerdi. Dördüncü tur'da uzun zamandır görmediğimiz bir şey oldu ve Williamslar'ın Venus olanı turnuvaya veda etti. Venus Williams dışında bu turda büyük sürpriz olmadı. Benim bu turnuvada epey umutlu olduğum Justine Henin, uzun zaman sonra ilk yenilgisini alarak elenen diğer önemli tenisçiydi bu turdaki.

Erkeklerde ilk turun önemli kaybı olarak Tommy Robredo dışında sayabileceğimiz bir oyuncu yok. İkinci turda bir türlü beklenen patlamayı gerçekleştiremeyen ev sahibi oyunculardan Gael Monfils ve geçen yılın yarı finalistlerinden Şilili Fernando Gonzalez sürpriz bir şekilde elendi. Böylece ilk iki tur çok da fazla sürprize yer vermemiş oldu. Üçüncü tur, elenmesi durumunda o turnuvadaki seyir zevkimi yarıya düşüren Andy Roddick'in elendiği tur oldu. Roddick'in yanında David Ferrer, Juan Carlos Ferrero, Lleyton Hewitt, Ivan Ljubicic, John Isner ve Albert Montanés gibi çoğunluğunu İspanyollar'ın oluşturduğu seribaşı raketlerin elenişini izledik. Dördüncü tur'da da devam eden sürpriz elenişler vardı, başta Andy Murray olmak üzere. Ayrıca diğer iddialı ev sahiplerinden Jo-Wilfried Tsonga da bu turda veda etti turnuvaya. Geçen sene de bu turda elenen Marin Cilic ile Fernando Verdasco yine dördüncü turdan ötesini göremediler.

İddialı seribaşı isimlerden çeyrek finallere kadar elenenleri bu şekilde. Şimdi de son sekize kalan raketlerin hangi yollardan geldiğine bakalım.


(1) Serena Williams - Samantha Stosur (7)
: S.Williams'ın zorlandığı tek tur üçüncü tur oldu. Bu turda 29 numaralı Anastasia Pavlyuchenkova ile karşılaştı ve bir set verdi. Diğer turları ise sadece bir sette ikiden fazla oyun vererek çok rahat bir şekilde geçti. Samantha Stosur ise üçüncü tura kadar çok da zorlanmadan gelirken dördüncü turda önünde çok büyük bir engel vardı, o da Justine Henin. Roland Garros tarihinin en iyi raketlerinden birini üç set sonunda devirmeyi başardı Stosur ve Williams'ın rakibi oldu. Williams'ın karşısına Henin çıksaydı 'belki' derdim ama Serena'nın Stosur'u eleyeceğini düşünüyorum.

(4) Jelena Jankovic - Yaroslava Shvedova : İlk iki tura nazaran son iki turda 20li sıralardaki seribaşlarını çok daha rahat geçerek geldi çeyrek finale Jankovic. Shvedova ise çeyrek finalin en sürpriz ismi ancak maçlarına bakınca ikinci turda elediği Agnieszka Radwanska dışında onu zorlayacak bir rakiple karşılaşmadığını görüyoruz. Jankovic'in zorlanacağını Shvedova düşünmüyorum karşısında.

(17) Francesca Schiavone - Caroline Wozniacki (3) : İlk turdaki rakibine verdiği bir set dışında buraya kadar rahat geldiğini görüyoruz Schiavone'nin. Özellikle üçüncü turda Li Na'yı zorlanmadan elemesi büyük başarı gerçekten. Wozniacki ise ilk üç turunu acayip kolay geçse de dördüncü turda Flavia Pennetta'yla iki tie-breake giden set oynadıktan sonra son sette işi bitirerek çeyrek finale yükselebildi. Tam şu satırları yazmak üzereyken bu maçın ikinci seti oynanıyordu ve yazı bittiğinde maç da bitti. Schiavone bariz üstün oynadığı maçı 6-2 ve 6-3'lük setlerle kazanarak ilk finalist oldu.

(5) Elena Dementieva - Nadia Petrova (19) : Bu tura kadar seribaşı bir rakibiyle karşılaşmadı Dementieva, dolayısıyla çok rahat ilerledi. Petrova ise üçüncü turda Rezai ile son seti 10'a 8 biten harika bir maç oynadıktan sonra dördüncü turda Venus Williams'ı eledi. İki zorlu maçtan sonra buradan ileriye gidemeyeceğini düşünüyorum ama bu durumu lehine çevirip çok daha hırslanabilir de. Çeyrek finalin kadınlarda en zevkli eşleşmesi olacağını düşünüyorum bu maçın.

Bir aksilik olmaması durumunda Serena Williams - Caroline Wozniacki finali bekliyorum derdim ama yukarıda da söylediğim gibi Schiavone Wozniacki'yi resmen ezerek yarı finale yükseldi. Diğer eşleşmenin de ilk setini Petrova almış beklediğimin aksine. Serena için her şey çok daha olabilir bu gidişle.


Erkekler :

(1) Roger Federer - Robin Soderling (5) : Federer bu tura kadar çok rahat bir turnuva çıkardı ve hiçbir rakibine set vermedi. Soderling ise son iki turda seribaşı raketlerle oynadı ve sadece üçüncü turda İspanyol Albert Montanes'e bir set verdi. Dördüncü turda Marin Cilic karşısında en az bir set verebilir diyordum ama zorlanmadan geçti Hırvat tenisçiyi. Gerçekten son zamanlarda en formda oyunculardan Soderling ama geçtiğimiz sene buradaki finali ve Wimbledon'daki 4. turu izledik, hiçbir direnç gösteremedi Federer'e karşı. Bakalım bu sefer ne olacak, bir set olsun alacaktır diyorum.

(15) Tomas Berdych - Mikhail Youzhny (11) : Her ne kadar favori isimler olmasalar da güzel bir maç izletecekler bence bizlere bu ikili. Turnuvanın erkeklerde en başarılı isimlerinden Berdych, üçüncü turda Isner'i eledikten sonra dördüncü turda da Andy Murray'i set vermeden eleyince bir anda ilgi odağı oldu. Youzhny ise ilk üç turda pek önemli bir rakibiyle karşılaşmadan Tsonga'nın rakibi olmuştu. Bu turu geçemeyeceğini düşünürken Tsonga ilk setten sonra maçtan çekildi ve Youzhny çeyrek finali gördü. Berdych'in yarı finale çıkacak oyuncu olacağını düşünüyorum her ne kadar Youzhny daha fazla dinlenerek bu maça çıkacak olsa da.

(22) Jurgen Melzer - Novak Djokovic (3) : Melzer üçüncü turda David Ferrer'i eledikten sonra dördüncü turda Rus rakibi Gabashvili'yi bir zahmet elemeliydi, öyle de yaptı. Fakat karşısında elemesine hiç şans vermediğim Djokovic olacak. Sırp tenisçi dört turun üçünde rakiplerine birer set vermiş olsa da bu turu geçip bize harika bir yarı final izletecek bence, yani izletmeli(ler).

(19) Nicolas Almagro - Rafael Nadal (2) : Almagro'da her ne kadar otobüs muavini tipi olsa da dördüncü turda vatandaşı Fernando Vardasco'yu elemesi büyük başarıydı. Şimdi de bir başka vatandaşı Nadal ile oynayacak ama şansı neredeyse imkansız. Nadal şuraya kadar fazlasıyla rahat geldi. Kendi standartında uzun sayılabilecek bir süredir grand slam finali oynayamıyor ve bunun için önündeki tek engel Djokovic bence. Bir terslik olmadığı sürece de bu ikili yarı final oynayacaktır.

Erkeklerde ise Roger Federer - Rafael Nadal finali bekliyorum. "Bunu herkes söyler olm ne var" diyebilirsiniz ama Federer'in finale gidememesi zaten mucize olur şu eşleşmelerden sonra. Nadal'ın önünde de büyük bir Djokovic engeli var ama dediğim gibi bu sene farklı geldi Nadal buraya. Neredeyse bir senedir kendi oyununun altında oynuyor ve Roland Garros onun uzmanlık alanı. Finale çıkmak için hiç olmadığı kadar asılacaktır bu yüzden.

Son olarak turnuvaya katılamayan önemli tenisçileri yazayım. Kaldı ki biri Roddick'ten sonraki favori oyuncum dünya 5 numarası Juan Martin del Petro. Sıralamada hemen ardındaki Nikolay Davydenko, 20 numara Radek Stepanek, 23 numara Tommy Haas, 32 numara Giles Simon ve 36. sıradaki Ivo Karlovic sakatlıkları dolayısıyla turnuvaya katılamayan diğer erkek tenisçiler. Bayanlarda ise dünya 10 numarası Kim Clijsters Roland Garros'da yok bu sene.

Goodnight Kiss : £#$½

§ 0

Her ikisi de Cate Blanchett, biri Bob Dylan görünümlü.

Başlık atmadım, gerek yok belli çünkü tüm günümüz ülkece İsrail'e küfretmekle geçti. Ben pek konuşmayı sevmiyorum böyle durumlarda, izleyip milletin tavırlarını incelemek daha çok ilgimi çekiyor. Ama şunu diyeyim; ortada bir insan katliamı olmasına rağmen şu durumda bile birbirimizi yiyecek kadar cahiliz, orası gerçek. Ayrıca gün boyu Hitler'dan alıntı yapan arkadaşlarımı gördükçe "ben bunlarla nasıl aynı ortamlarda takıldım?" diye sorguladım durdum kendimi. Neyse ki hepsi ilkokul arkadaşlarım ya da uzak olduklarım. Gram beyin yok çünkü hitlercilik oynayanlarda. Neyse ben her zamanki gibi uzaktan izleyip kendi işime bakma moduma geçeyim. Bir hâyli boş geçti zaten internet bugün benim açımdan, çoğu eskiden bulduğum linklerden oluşacak bu postun.
  • Fantastik, macera ve aşk temalı Scott Pilgrim vs. The World'ün resmi fragmanı çıktı. İlginç ve eğlenceli bir film olacağa benziyor. Ağustos'ta gösterime girecek. [trailer]
  • İlk iki yazıda vardı, her seferde olacak sanırım oyunlarla ilgili linkler, özellikle NES. Çok ilginç bilgiler var Nintendo ile ilgili. Güzel bir illüstrasyonla tek bir çizimde anlatılmış hepsi, nefis. [interesting look at Nintendo]
  • Hep yakışıklı veya güzel rollerde oynayacak değiller ya Hollywood yıldızları. Gerçek hayat hikayelerinde farklı hatta çirkin görünüme büründüklerinde ayrı bi' takdir ediyorum kendilerini doğrusu. Özellikle Cate Blanchett'ten Bob Dylan yaratmak büyük başarı. Hazır geçtiğimiz akşam Bob Dylan İstanbul'da konser vermişken yukarıdaki görüntüyü seçeyim dedim post görseli olarak. [listal]
  • Macbook stickerları apayrı bir ilgi alanı oldu çıktı. Çok yaratıcı olanlar var. Ipod dışında Apple merakım olmasa da bu tarz galeriler gördüğümde inceliyorum mutlaka. 30 tane var burada. [work-killer]
  • Nes'den devam. Yine ilginç bilgilerin olduğu bir liste, bu sefer sadece Mario ile ilgili. İkinci maddedeki video çok bombastik. [blogs.ocweekly]
  • Çılgın, her yerde çılgın. Şişelerle Dedektif Gadget müziğini çalıyor cengaver sokak çalgıcısı. [thatvideosite]
  • Stop-motionsız bırakır mıyım sizi hiç. Alışmayın ama yine de "Günün stop-motion'ı" > [youtube]
  • Son olarak; bir süredir PuCCa'nın kitabı konuşuluyor, illaki karşılaşmışsınızdır. Ben de en az kendisi ve diğer kitabı çıkacak blogger arkadaşlar kadar sevinçliyim bu konuda. Hiçbir beklenti olmadan yazdıkları bloglarına aynı şekilde birer kitap ekleyecekler şimdi, tarifsiz bir heyecan olduğundan eminim. Önce PuCCa, ardından samihazinses ve son olarak Her Boku Bilen Adam. Üç kitabı da gördüğüm an almaya çalışacağım. Özellikle sami'nin neler anlatacağını çok merak ediyorum. Şu Okuyanus Yayınları'nın resmi sitesi ve şu da Dizüstü Edebiyat'ın facebook sayfası. Hâlâ bilmeyenleriniz için bilgilendirici olur.