Accayip Sportif

18 Mayıs 2010 Salı § 0

Küçükken ben de birçok yaşıtım gibi tuttuğum takım için çetin laf dalaşlarına giriyordum. Sonrasında uzun tartışmalara gelememe huyu edinince bu durum futbol muhabbetlerime de taşındı ve son birkaç senedir gerçek anlamda futbol ve spor konuşmaya çalışıyorum etrafımdakilerle. Hâlâ bunu fark etmeyenler ve Fenerbahçe yenilince beni arayıp dalga geçenler olsa da "He canım he" deyip kapatıyorum telefonu. "E ama abi işin tadı biraz da bu" derseniz, çok büyük ihtimâl inkâr ederim bunu karşımdakinin kim olduğuna bağlı olarak. Çünkü ben hiç görmedim "Bizim uefa kupamız var" ile başlayıp "Siz önce bizi Kadıköy'de yenin" cümleleriyle devam eden muhabbetin iyi bittiğini.

Bu yazıya üstteki paragrafla birlikte Trabzonspor kupayı almadan önce başlamıştım. Bizde Bursa-Fener, İngiltere'de Chelsea-ManU, İtalya'da da Roma-Inter kapışmaları kaynaklı bir dolu dedikodu vardı o sıralar. Manchester United şampiyonluk sayılarında öne geçmesin diye Gerrard hatalı geri pas verdi ve Liverpool Chelsea'ye bile bile yenildi deniyordu. İtalya'da ise olay iyice karışıktı. Roma-Inter çekişmesine Roma'nın en büyük rakibi Lazio karışmış ve iş iyice çığrından çıkmıştı, ki İtalyanlar ayrı bi' coşuyor konu futbol olunca biliyorsunuz. Bizde de ülkenin yarısı Fenerbahçeli, diğer yarısı Bursasporlu'ydu o ara. Bu tutumları çok garip ve saçma bulduğumdan bahsedecektim ama erteledim durdum. Trabzon kupayı alınca biraz daha bizim takımlar odaklı bir yazıya çevirdim onu ama yine fırsatım olmadı tamamlayıp yayınlamaya. Bir süredir internetsizdim. Şampiyonluk maçının oynandığı ve tüm kıyametin koptuğu saatler de bu süreye dâhil olunca sıcağı sıcağına Twitter'a ya da herhangi bir yere bir şeyler yazamadım. 1,5 günden fazla oldu şampiyonun belirleneli, anca oturabildim buraya ve baştaki niyetimden tamamen alakasız bir yazı yazmaya karar verdim.

İlk paragrafa dönecek olursam; son yıllardaki tutumum işe yarıyor bir süredir ve kimse pazar günü maçlar bittiğinde beni arayıp "Hahahah gördün mü sizinkileri" gibi tepkiler vermedi. Hatta ben aradım birkaç arkadaşımı, güldük ettik. Az önce de üşenmedim oturdum Facebook ve Twitter'da yazılan tüm maç mesajlarını okudum. Yaratıcı şeyler var yine her zamanki gibi, onlara güldüm. Neyse, geleceğim noktayı anlamışsınızdır; Bursalılar'dan fazla sevinen Beşiktaş ve Galatasaraylı arkadaşlar. Sevinmek doğal gayet, bu iki takımın en büyük rakipleri ve bizzat nefret ettiği takım son haftada -bir kez daha- şampiyonluk kaybediyor, hem de kendi kendini rezil ederek. Artık bir gelenek Fenerbahçe'nin her şeyiyle dalga geçmek, bu da tamam. Bana koyan -aslında GSliler'e koyması gereken- Fenerbahçe ile dalga geçmekle geçirilen vakitte, o biz Galatasaray'ı sevebilen Fenerliler'in dahi övündüğü UEFA kupasının alındığı 17 Mayıs tarihinin unutulması. Sadece birkaç Facebook profilinde gördüm 17 Mayıs ve UEFA kelimelerinin geçtiği şeyler ancak bunun dışında herkes Fenerbahçe ile uğraşmaktaydı. Tekrarlıyorum, gayet doğal bunlar, staddaki maç sonunda önce sevinip sonra ağlayan insanları tvde her görüşümde gülüyorum ben de. Hatta bir arkadaşım Fenerbahçeli olmasına rağmen paylaşmış görüntüleri sayfasında, o derece komikler. Ama her fırsatta vurgulanılan kupanın alındığı günü kutlamamak inanın bana çok garip geliyor.

Bu tür durumlarda en sevdiğim ve güldüğüm insan türü ise; haftalarca, hatta aylarca Facebook profilinde bir şey paylaşmayan adamın oturup saat başı rakip takımla dalga geçen şeyler ekleyip durması. Bu adamlar en iyi okullarda okuyorlar, zekiyiz, kültürlüyüz diye geçiniyorlar ama bence fanatik oldukları kadar cahiller de. Kusura bakmasın kimse. Bu mudur senin tek eğlencen? Ha dersen ki bana "Benim en büyük zevkim rakibimizin başarısız olması", o zaman gel ben sana yardım edeyim komikli videolar, resimler bulma konusunda. Ama ertesi gün yıllarca okulunu okuyup şimdi 3-4 milyar maaşını aldığın işe gideceksen ya da ben senin aslında dolu(?) bir adam olduğunu biliyorsam, affet ama sen o holiganlardan daha boş adamsın. Onların işi aylaklık en azından, kılıfları hazır. Her ne kadar bu paragrafta takım ismi vermeyip genel konuşsam da Fenerbahçe lehinde yazmışım gibi anlaşılacak eminim, o yüzden bizimkilere de laf edeyim biraz, cephe alınmasın.

Bursa maçı 2-2 bitti sanıp sahaya dalarak oyunculara sarılan lâkin iki dakika sonra mabedimiz dediği stadı yakan adam; o üstte bahsettiğim boş adamdan daha acınası bence, bi' kere bunu belirtmek lazım. O anda gol yersin ve şampiyonluktan olursun, bunun için yönetimi, teknik direktörü, futbolcuları suçlarsın, anlarım biraz(Anlamam gerçi, 9 maçtır gol yemiyor diye övünürken iyiydi ama dimi). Fakat senin o an için yapman gereken en aşırı şey olduğun yere serilip belki de gözyaşlarını tutamaman olmalı. Denizli'de ağlamıştım mesela ben futbol için ilk ve son defa, pazar günü ise epey güldüm, ama sinirden ama rezilliklerden. Yani o iki dakika içinde tamamen farklı iki insan olan adamla rakibi yenildiğinde üç gün gülen insan benim için aynıdır. Çok konuşulan "Elin sikiyle gerdeğe girmek" deyimi ne kadar inkâr edilse de bire bir uyuyor şu duruma aslında. Ama bunu herkes yapıyor. İki karşıt durumun hangi tarafındaysan ya yaptığını ya da yapmadığını iddia ediyorsun, kimse çıkıp hayır demesin. Zaten işin içinden çıkılmayınca "Siz de bize yapmıştınız" deniyor, iyice komikleşiyor olay.

Anlatabildim umarım derdimi. Tüm bu salak şeylerle uğraşırken Bursaspor'un destanını kutlamayan, sevinmeyenler var ki, onlar apayrı. Sivasspor için negatiftim, başta Bülent Uygun olmak üzere hiçbir şekilde sevmiyordum takımı ama Bursaspor'un yaptıklarını baştan sona destekledim. Helal olsun bir kez daha. Umuyorum ki daimi olurlar.

Son olarak muhabir sorusu "Peki niye Fenerbahçe?"yi kendimce cevaplayayım, o kadar atıp tuttuktan sonra. Hiç öyle özlü sözüm yok bu durum için. Klasik "Yaşa Fenerbahçe" tezahüratı dışında pek marş bilmem. Her internete girişimde takımımın sitesine bakmıyorum ya da anbean transfer gelişmelerini izlemiyorum. Amatör dallardaki sporcuların isimlerini ya da futbol takımımızın yönetim kadrosunu tam liste bilmiyorum. Takımıma laf eden her adamla bir olup tartışmaya girmiyorum. Ama şu ülkede Fenerbahçeli'yim diyen çoğu adamdan daha Fenerli'yim, onu biliyorum. Yukarıdaki kriterler ise zaten takım tutmak; peki kabûl, bana spor sevgim yeter, varsın "Sen ne biçim Fenerbahçeli'sin densin bana". Kim hangi takımı tutuyorsa o takım onun için asildir, bu da değil cevabım. "Xli olunmaz, Xli doğulur" kalıbı Artvin Hopaspor için de geçerlidir, Velez Sarsfield için de. Benim gibiler için hiçbir şey bulamazsak cevap "Babadan geçti" cümlesidir, bir bakıma öyledir de. Ama ilkokulun başlarında arkadaşların da etkisiyle "Galatasaraylı'yım ben" diye az dolaşmadım. Babam hiçbir konuda baskıcı olmadığı gibi buna da karışmadı ve ben nasıl olduğunu bile hatırlamadan tekrar Fenerbahçe'ye döndüm o ara, öyle de kaldı.

Hâlâ GS avrupada en ufak bir şey yapsa çılgınlar gibi sevinirim, birçoğumuzun yaptığı gibi sahte sevinçler değildir bunlar emin olun. Bırakın avrupayı, herhangi bir lig maçında rakip takımlar güzel bir gol attığında "Gol be" diye fırlarım ayağa, o güya üzüntünü belli etmemeye çalıştığın salak tebessümü takınmak yerine. Çünkü ebedî olan takımlar değil; futboldur, spordur benim nazarımda. Üç büyük takımımız da yüzüncü yıllarını devirdiler. Biz ve bizden sonraki birkaç nesil görmez ama yarın bir gün bu kulüplerin gerçek anlamda tarih olmayacağını hiçbirimiz bilemez. Satılmayla vs. illa ki ayakta kalınır gibi gözüküyor ama son günlerde yaşadığımız hiç beklenmeyen olaylara baktıkça ertesi sabah dünyanın neredeyse tamamını etkileyecek bir felaketle uyanmayacağımızın bir garantisi yok bence. Her ne kadar öyleymiş gibi gelseler de bize; Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş değil kalıcı olan, en azından ben böyle düşünüyorum. "Don't hate the player, hate the game" felsefesini "Oyuncuyu değil, oyunu sev" olarak kendime uyarladığımdan beri benim için tüm spor dalları daha zevkli geliyor. Bu şekilde 'ateşli taraftar' olmanın pek çok zevkinden mahrum kalacak olsam da daha az sinir stres yaşadığımı çoktan gördüm. Bunu yapabilecek herkese de öneririm. Olmaz diyorsanız, gidin yakın stadı. Seneye ilk maçlarda takım seyircisiz oynarken sorumlusu sen olduğunu da unutma ama. Para ve prestij kaybından bahsetmiyorum bile.

Tekrar tekrar tebrikler Ertuğrul Sağlam ve Bursasporlu futbolcular.

What's this?

You are currently reading Accayip Sportif at ekseriyetle.

meta